Mikrobiyota

Mikrobiyota (Flora) Ne Demektir?

Vücudumuzun dış ortam ile temas ettiği bölgelerin tamamında, bizimle birlikte yaşayan, bize zarar vermeyen, aynı zamanda bize fayda sağlayan, binlerce çeşitlilikte, tek hücreli canlılarla birlikte yaşarız. Bu tek hücreli canlıların tamamını FLORA veya Mikrobiyota olarak adlandırırız. Bunlar bulundukları bölgeye göre sindirim sistemi FLORASI, üst solunum yolu FLORASI, cilt FLORASI şeklinde isimlendirilirler. Bölgeler de kendi içerisinde alt gruplarda değerlendirilir. Örneğin sindirim sistemi florası, ağız içi, yutak, özefagus (yemek borusu), ince bağırsak ve kolon florası gibi alt gruplarda incelenir.

Vücudumuzun floraya sahip her bir bölgesi kaliteli ve biyoçeşitliliği yüksek floraya sahip olmadan, SAĞLIKLI ve İŞLEVSEL fonksiyon gerçekleştiremez. Örneğin sağlıklı bir cilt ancak kaliteli ve biyoçeşitliliği yüksek bir flora ile mümkündür.

Mikrobiyota Biyoçeşitliliği Ne Demektir?

Vücudumuzun FLORA barındırdığımız bölgelerinde, her biri birbirinden farklı fonksiyonlara sahip flora elemanlarının çeşitliliği ne kadar fazla olursa ilgili bölgenin fonksiyonları daha iyi gerçekleşecek, bu da beraberinde özelde o bölgenin, genelde ise vücudumuzun daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.

Vücudumuzu bir FABRİKA olarak değerlendirirsek, mikrobiyota biyoçeşitliliğini oluşturan her bir üyeyi birer mühendislik branşı gibi değerlendirebiliriz. Bir fabrikada ne kadar fazla işlevsel teknik elaman çeşitliliği(zenginliği) varsa fabrikadan o ölçüde kaliteli üretim beklenir. Aynı şey insan vücudu için de geçerlidir. Her bir çeşit flora elemanı kendine özel fonksiyonlara sahiptir. Mikrobiyotayı birçok tek hücreli mikroorganizma tipi oluşturmaktadır.

Mikrobiyotayı Hangi Tip Mikroorganizmalar Oluşturur?

Mikrobiyotayı oluşturan üyeler çoğunlukla bakteriler, mantarlar, virüsler, arkeler ve protistlerdir. Fakat hakim grup bakterilerdir.

Sindirim Sistemi Florası Nedir?

Üst sindirim sistemi olarak adlandırabileceğimiz ağız ve boğaz aynı zamanda üst solunum yolunun da bir kısmını oluşturur.

Ağızdan anüse kadar devam eden bölge sindirim sistemi olarak adlandırılır.

Tüm sindirim sistemi boyunca şimdiye kadar tanımlanmış 1054 farklı çeşitlilikte flora bakterisi bulunmaktadır. Bunların her biri yerleştiği ve yaşadığı bölgeye özeldir ve sağlıklı bir kişide başka bölgede yerleşmesi ve yaşaması söz konusu değildir. Başka bölgede yerleşmesi veya oransal olarak belli bölgelerde aşırı çoğalması beraberinde bazı hastalıkları da getirir (SİBO, Obezite, İBS vb).

Şimdiye kadar tespit edilen 1054 flora bakterisinden ne kadar fazla çeşidi sindirim sistemimizde barındırır isek o ölçüde SAĞLIKLI, HASTALIKSIZ, MUTLU ve UZUN bir ömür süreriz. Fakat hayat ve yaşam koşulları bizlere her zaman çok cömert davranmıyor.

Flora Biyoçeşitliliği Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Sindirim siteminde bugüne kadar tespit edilmiş olan 1054 farklı çeşitten ortalama 100-125’ini bünyemizde barındırıyoruz. Bu sayı kırsal bölgelere gidildikçe artmakta, metropollere geldikçe azalmaktadır. Biyoçeşitliliğin azalmasındaki en önemli faktörler yoğun antibiyotik kullanımı, beslenme bozukluğu, beslenme yetersizliği, ağızdan beslenmenin uzun süre durması, kortikosteroid kullanımı, kemoterapi, radyoterapi, tarımsal kimyasallar (pestisitler ve herbisitler), çevresel kirleticiler (sanayi tesisleri vb.), hava ve su kirliliği, GDO’lu gıda tüketimi, gıda koruyucu ve takviyeleri, hormon tedavileri vb.

Flora Nasıl Kazanılır Ve Biyoçeşitlilik Nasıl Artırılabilir?

Mikrobiyota (FLORA) kazanımının ana rahminde başladığı birçok çalışmada gösterilmiştir. Doğumun normal veya sezeryan olması flora kazanımında etkin olmaktadır. Sezeryanla doğanlar ömür boyunca eksikliğini hissedecekleri bir takım flora elemanlarından mahrum kalacaklardır. Doğum sonrasında bebekler en yakın temasta olduğu annesinden ve aile bireylerinden flora kazanır. Ayrıca yeme-içme alışkanlıkları, yöresel çeşitlilikler flora kazanılmasında önemlidir. Özellikle annenin, ailenin ve temasta bulunduğu yakın çevresinin flora biyoçeşitliliği ve kalitesi, kazanılacak flora çeşitliliğinin belirlenmesinde en önemli faktörlerden biridir.

Anne sütü alım süresi floramızın şekillenmesini belirleyen faktörlerin başında gelmektedir. Doğumla birlikte olan kalıtsal ve doğumsal hastalıklar, bebeklik döneminde beslenme yeterliliği, geçirilen hastalıklar, kullanılan antibiyotikler de floranın şekillenmesinde etkilidir.

Ayrıca floramızın yaş dönümleri ile de çeşitliliğinde değişiklikler olmaktadır (bebeklik, ergenlik, gebelik, emzirme ve menapoz vb.).

Doğal beslenerek, gereksiz antibiyotik kullanmayarak, doğumdan sonra en az bir yıl anne sütü alarak, çevresel kirleticilerden mümkün olduğunca uzak durarak, beslenirken doğal olanları önceleyerek floramızı hem korur, hem de zenginleştirebiliriz.

Geniş aile, sokak arkadaşlığı, kreş, okul, takım sporları, yatılı okul, öğreci yurtları, toplu yapılan sosyal etkinlikler FLORA kazanımı için son derece kıymetlidir.

Yaşlanmayla Florada Oluşan Değişimler

Tüm hücre, doku ve organlarımızda olduğu gibi yaşlanma etkisine bağlı olarak FLORA kalitesi ve biyoçeşitliliği de azalmaktadır. Bu etki en belirgin olarak kadınlarda 50 yaş civarı genellikle menapozla birlikte, erkeklerde ise 55-60 yaş sonrasında FLORA kalitesinde ciddi kayıplar izlenmektedir. Bu kayıpların hızı yaşam kalitesini, yeme-içme düzenini, otoimmün hastalıkların ortaya çıkışını ve hızını ve de bunlarla birlikte yaşam kalitesini belirleyen en önemli parametrelerden biri olmaktadır.

FLOARAMIZDAKİ hasar toplamda mental, psikolojik ve fiziksel performasımızı bozmaktadır.

Flora Hasarı Bu Etkileri Hangi Yolla Yapmaktadır?

Sindirim sistemi floramız yeme-içme ile dış kaynaktan gelen zararlı mikroplara karşı ilk savunma bariyerini oluşturur. Örneğin boğaz floramız bozulur ise sık sık tonsillit (bademcik iltihabı) ve faranjit geçiririz. Aynı şekilde ağız floramızdaki hasar sonrası ağızda yaraların oluşması, diş çürükleri ve ağız kokusu oluşur.

Bağırsaklarımız SEÇİCİ GEÇİRGEN özelliğe sahiptir. Bağırsaklarımızdan sindirimi tam olarak gerçekleşmiş ve bizim ihtiyacımız olan besin ögeleri emilerek kan dolaşımına geçer. Seçici geçirgenlik sayesinde sindirimi gerçekleşmemiş makromoleküller, toksinler ve mikroplar kan dolaşımına GEÇEMEZ. Bağırsaklarımızın seçici geçirgen özelliğinin sağlanmasındaki en önemli unsurlardan birisi de bağırsak floramızın sağlıklı ve biyoçeşitliliğinin yüksek olmasıdır. Bağırsak flora hasarı veya kayıplarında bağırsaklarımızın seçici geçirgenlik özelliğinde zafiyetler oluşur. Seçici geçirgenliğin bozulması ile birlikte gıda alerjileri ve buna bağlı beslenme bozuklukları, otoimmün hastalıkların tetiklenmesi ve beraberinde kronik birçok hastalığa zemin hazırlanması söz konusu olur.

Floramızı İyi Korursak Yaşlanma Etkilerini Geciktirmek Mümkün Olur Mu?

Mikrobiyota kalitesi ile yaşam kalitesi ve uzun ömür arasında doğrudan ilişki vardır. Mikrobiyotadaki biyoçeşitliliğin azalması ve konfügürasyonunun bozulması (Disbiyozis, SİBO vb.) ile birlikte beslenme bozuklukları, zorunlu gıda kısıtlamaları, bağırsak hareket bozuklukları (kabızlık, ishal, IBS vb.), karın ağrıları, bağırsak huzursuzlukları ve beraberinde gelişen otoimmün hastalıklar ( Eklem Romatizması, GUT, MS hastalığı, Vitiligo, Sedef Hastalığı, Haşimato Hastalığı, Fibromiyalji vb.) yaşam kalitesini ve süresini doğrudan etkilemekte, ayrıca birçok hastalığa karşı da direnci düşürerek (kanser, salgın hastalıklar vb.) etki göstermektedir.

Çevremizde sıklıkla rastlarız; Genellikle ileri yaştaki, yeme-içme problemi, zayıflama, genel düşkünlük hali, alerji, birden bire yatağa bağımlı hale gelen hastalarımıza yapılan tıbbi tetkik ve muayene sonrasında HİÇBİR TEŞHİS KONULAMAYAN ve YAŞLANMA ALAMETİ olarak kabul edilen hastalarımız vardır. Bu durumda olan hastalar çoğunlukla basit vitamin destekleriyle, çaresiz bir şekilde KADERİNE terk edilir.  Bu tip hastalar SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASI açısından mutlaka değerlendirilmelidir. Çoğunlukla ciddi flora hasarları olduğu görülecektir.

Sonuç olarak ‘’sindirim sistemi floramızı’’ iyi korur ve biyoçeşitliliğini artırabilirsek ve de oluşan flora hasarını FLORA NAKLİ yöntemi ile tedavi edebilirsek ‘’YAŞLANMA ETKİLERİNİ GEÇİKTİRMEK, DAHA UZUN, MUTLU ve SAĞLIKLI’’ yaşamak mümkündür.

Flora Nakli Nedir?

Flora Nakli, herhangi sebeple kalıcı flora hasarı gelişenlerde, biyoçeşitliliğinin yenilen tesis edilmesi amacıyla yapılan bir işlemdir.

Flora Nakli, en az bir sağlıklı donörden (flora bağışçısından) genel anestezi altında endoskopik ve kolonoskopik olarak 25-45 ayrı anatomik bölge özel yıkama solüsyonları ile yıkanarak alınan flora örneklerinin her biri özel işlemlerden geçirilerek hazırlanan bölgesel floralar hasta kişiye yine genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak aktarılması işlemidir. Tedavi başarı oranları %85 civarındadır. Edinilen flora ömür boyu kalıcıdır. Flora nakli tek seansda yapılır.

Flora Nakli Sonrası Ne Beklenir?

Flora nakli işlemi yapıldıktan sonra saatler içerisinde etkisi görülmeye başlar, maksimum etkinlik için üç hafta geçmesi gerekir.

Flora nakli ile sağlıklı flora oluşturulabilirse, bağırsağın seçici geçirgenliği tekrar tesis edilerek otoimmün sürece bağlı etkilerin geri dönüşü sağlanır. Floranın yeniden sağlıklı hale gelmesiyle patojen mikroplara karşı defans oluşur. Enzimatik, kimyasal, biyolojik sindirim süreçleri sağlıklı bir şekilde çalışmaya başlar. Bunların sonucu olarak geçmişte sindiriminde güçlük çektiği gıdaları daha rahat sindirir olacaktır. Flora hasarına bağlı gıda alerjileri ortadan kalkar. Zararlı mikroplarla mücadele gerçekleşeceği için patojen kolonizasyonu bağlı olarak gelişen ağız kokusu, tonsillit, faranjit, gastrit ve kronik ishal gibi olgular minimalize edilmiş olur. Bağırsakların sağlıklı çalışmasına bağlı olarak ishal, kabızlık, aşırı gaz, karın ağrısı gibi şikayetlerde belirgin oranda gerileme ve çoğunlukla normale dönüş süreçleri yaşanır. Otoimmüniteyi tetikleyen giriş kapısının flora nakli ile kapatılması ile gelişen tüm otoimmün süreçlerde belirgin oranda düzelmeler ve hatta bazı klinik tabloların dramatik şekilde normale döndüğü izlenir (Romatoid artrit; Gut Hastalığı, Vitiligo, Sedef Hastalığı, MS hastalığı, Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı, IBS vb.).

Flora hasrı olan hastaya yapılacak FLORA NAKLİ son derece faydalı olacaktır. Birçok hastada etki o kadar dramatiktir ki, hasta ve yakınları gördükleri tablo karşısında şaşkınlıklarını gizleyemezler. Hasta, flora nakli sonrası daha rahat beslenmeye başlar. Beraberinde hastanın fiziksel, mental ve psikolojik performansında gözle görülür artış izlenir.

Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür, YAŞLANMAYA etki eden en önemli parametrelerden birisi MİKROBİYOTAMIZIN (FLOARMIZIN) kalitesidir.

Flora nakli ile ilgili olarak yapmış olduğumuz klinik çalışma sonuçlarını makale haline getirerek, akademik, hakemli, prestijli Amerikan Tıp dergisi olan CUREUS’da yayınladık. Makaleye aşağıdaki linkden ulaşabilirsiniz.

 

https://www.cureus.com/articles/115546-total-gastrointestinal-flora-transplantation-in-the-treatment-of-leaky-gut-syndrome-and-flora-loss#!/

 

Doç Dr Murat KANLIÖZ

Genel Cerrahi Uzmanı

 

 

 

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara