Disbiyozis Tedavisi

Disbiyozis Nedir?

Disbiyozis Tedavisi : Bağırsaklarda çoğunluğu faydalı bakteriler (FLORA) oluşturur, az miktarda ve fonksiyonlarımızı bozmayacak ölçüde patojen bakteri olabilir. Disbiyozis, bağırsaklardaki mikroorganizma varlığının patojen bakteriler lehine ARTMASIDIR.

DİSBİYOZİS NELERE SEBEP OLUR ?

Bağırsaklarla birlikte tüm vücut fonksiyonlarında bozulmaya neden olur. Birçok hastalığa sebep olabilir:

  • Geçirgen bağırsak sendromu
  • Crohn hastalığının tetiklenmesi
  • Ülseratif kolitin tetiklenmesi
  • Gıda alerjileri
  • OBEZİTE
  • Sık bağırsak infeksiyonu
  • İBS
  • Spastik kolit
  • Hızlı yaşlanma
  • Otoimmün hastalıklar (Sedef hastalığı, Vitiligo Hastalığı, Haşimato troiditi, Fibromyalji, GUT Hastalığı vb.)

DİSBİYOZİS NASIL OLUŞUR ?

  • Sık ve yoğun antibiyotik kullanmak
  • İmmünsüpresif tedaviler (steroid vb.)
  • Kemoterapi
  • Radyoterapi
  • Beslenme bozuklukları
  • Beslenme yetersizlikleri
  • Pestisitler (tarımsal ilaçlar)
  • Yaşlanma
  • Endüstriyel beslenme vb.

DİSBİYOZİS TANISI NASIL KONULUR ?

Gaitanın (dışkının) mikrobiyal analizi yapılarak tanı konulur.

DİSBİYOZİSİN TEDAVİSİ NEDİR ?

En önemli tedavi korunmaktır. Disbiyozis oluşturma potansiyeli olan faktörlerden uzak durmak önemlidir. Doğal ve dengeli beslenmek koruyuculuk sağlar. Lifli beslenmeye özen göstermek (Sebze, meyve) gerekir. Diyetten hazır işlenmiş gıdaları ve şekeri çıkarmak tedavide önemlidir. Probiyotik kullanmak faydalı olabilir.

Disbiyozis tedavisinde çoğunlukla antibiyotik ve antifungal ilaçlar kullanılmaktadır. Tedavi genelde 2-4 hafta gibi uzun süreli, çoklu antibiyotiklerle ve yüksek dozlarda yapılır. Fakat uzun süreli kullanımlar patojen bakterilerle birlikte flora bakterilerimizi de (faydalı mikroplarımızı) yok etmektedir.

Sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek floraya sahip kişilerde DİSBİYOZİS olmaz. Sağlıklı flora patojen bakterilerin bağırsaklarda yerleşmesine ve yaşamasına fırsat tanımaz. Bu gerekçelerden dolayı DİSBİYOZİS tedavisinde tek başına FLORA NAKLİ yapmaktayız. Flora Nakli haricinde herhangi ek tedavi uygulamıyoruz. Antibiyotik ve antifungal tedavinin doğru olmadığını, sağladığı faydadan daha fazla flora bakterilerini yok ettiğini biliyoruz.

FLORA NAKLİ disbiyozis tedavisinde ortalama %85-95 oranında başarı sağlamakta ve kalıcı nitelikte olmaktadır.

FLORA NEDİR ?

İnsan vücudunun belli bölgelerinde, bizlerle barış içinde yaşayan, bizlere zarar vermeyen, yaşadığı bölgenin yaşamsal fonksiyonlarına katkı sunan, olmaması durumda sağlık problemlerine neden olan, fonksiyonlarını başka bir şekilde telafi edemeyeceğimiz, sürekli kendisini yenileyen, uygun yaşam koşullarında çeşitliliği artan, bazı olumsuz durumlarda sayısı ve biyoçeşitliliği azalan mikroorganizmalarla birlikte yaşarız. Bunların genel ismi FLORA’dır.

Konumuz sindirim sistemi florasıdır. Sindirim sistemi ağızdan anüse kadar olan alanı tanımlamaktadır. Sindirim sisteminde ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsak boyunca her bölgede kendine özgü fonksiyonları olan flora üyeleri bulunur. Bunlar kendi alanlarına spesifik olup başka alanda yerleşmez ve yaşamazlar.

Bugüne kadar insanların sindirim sisteminde tanımlanmış flora bakteri çeşidi 1054’dür. Flora çeşitliliği yaşam kalitesini etkileyen en önemli unsurlardan biridir.

İNSANLAR TÜM SİNDİRİM SİSTEMİNDE KAÇ ÇEŞİT FLORA BAKTERİSİ BARINDIRIR ?

Yaşanılan çevresel koşullar bunda en önemli etkendir. Büyük metropollerde flora çeşitliliği 50-60’lara kadar düşerken kırsal bölgelerde artmaktadır. Türkiye’de ortalama olarak insanlar tüm sindirim sistemi boyunca 100-110 civarında flora çeşitliliğine sahiptir.

Sindirim sistemi florası biyoçeşitliliği ne kadar fazla ise o ölçüde sağlıklı, kaliteli ve uzun bir ömür yaşanır. Flora elemanlarımızın birçok fonksiyonları vardır ve bundan dolayı vazgeçilmezdir.

FLORANIN FONKSİYONU NEDİR ? NEDEN ÖNEMLİDİR ?

Her bölgenin florası bulunduğu bölgede dışarıdan gelen patojenlerle savaşan en önemli yapılardır. Eğer o bölgenin florası azalmış, tahrip olmuş veya yok olmuşsa ilgili alan patojen mikroorganizmalar tarafından işgal edilir. Sindirim sistemi florası bulundukları bölgede mukus adı verilen tüm sindirim sistemi iç yüzeyini kaplayan jelimsi bir salgının oluşmasında son derece kritik öneme sahiptir. Eğer mukus olmaz ise yediğimiz, içtiğimiz gıdalar ve tüm sindirim sistemi salgıları direkt olarak sindirim sistemi yüzeyi (mukoza) ile temas eder ve temas ettiği alanlarda erezyona neden olur. Flora bulunduğu bölgenin asid-baz dengesi, enzimatik fonksiyonu, sentez fonksiyonu ve sindirim faaliyetleri için vazgeçilmezdir. Eğer flora olmazsa bu fonksiyonlarda bozulmalar oluşur. Hangi bölgede flora hasarı varsa hem olduğu bölge fonksiyonu bozulur, hem de ileri ve gerisindeki fonksiyonlarda da aksaklıklara neden olur.

HER İNSANIN FLORASI AYNI MIDIR ?

Hayır. Her insanın florasını belirleyen birçok faktör vardır. Parmak izi gibidir, her insanın kendine özgü florası vardır.

Doğduğumuz andan başlayan flora kazanma süreci ömür boyu devam eder. Yeni doğan, çocukluk, ergenlik, doğurganlık dönemi, gebelik, emzirme, yaşanılan stresler, tedaviler, hastalıklar, beslenme vb. birçok faktör flora çeşitliliğinin artma ve azalmasında etkilidir. Fakat tüm insanlarda en kaliteli ve çeşitliliği yüksek flora 20-30 yaşlarında görülür. Yaşlanma ile flora biyoçeşitliliği gittikçe azalır ve birçok hastalığa zemin hazırlar.

FLORA OLMAZSA NE OLUR ?

Yaşam olmaz.

FLORA NAKLİ NEDİR ?

Sağlıklı en az bir FLORA DONÖRÜNDEN genel anestezi altında endoskopi ve kolonoskopi yapılarak sindirim sisteminin yaklaşık 30 farklı anatomik bölgesinden, her bir bölge kendi özelliklerine uygun serumlarla yıkanıp geri aspire edilerek her bir bölgeden alınmış flora örnekleri birtakım özel işlemlere tabi tutulduktan sonra hasta kişinin eşdeğer anatomik bölgelerine yine aynı şekilde genel anestezi altında endoskopik ve kolonoskopik olarak aktarılması işlemidir.

Endoskopik obezite tedavileri ve flora nakli  hakkında detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Flora Nakli Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Mevcut florasında küçük bir örnek verir.

Nakil ve sonrası klinik takip 24 saatte tamamlanarak taburcu edilir.

Hayır. Flora bağışçısı olmak için genetik akrabalık gerekmez.

Tercihen aynı cinsiyetten yapılması uygun olur. Fakat cinsiyet kısıtlaması yoktur.

Evet. Eğer geride kalan bağırsak dokusu nakledilecek florayı kabul edebilecek nitelikte olur ise ömür boyu kalıcı olacaktır.

Çocuk yaş grubuna yapılan flora nakillerinde mümkün olduğu kadar hasta ve donörün birbirine yakın yaşta olmasını isteriz. 18 yaş üzerinde ise bu eşdeğer yaş koşulu aranmaz. Erişkinlerde tercihen 20-30 yaş grubu donör adayları tercih edilir. Fakat 18-50 yaş arası sağlıklı ve kaliteli floraya sahip herkes yukarıdaki tablo 1 koşullarını karşılıyorsa donör adayı olabilir.

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara