Otoimmün Hastalıkları Tedavisi

OTOİMMÜNİTE NEDİR ?

Otoimmün Hastalıkların Tedavisi : Bağışıklık sistemimizin vücudumuzdaki bazı dokuları yabancı olarak algılayarak onlara saldırmasıdır.

OTOİMMÜNİTE NASIL BAŞLAR ?

Genellikle bağışıklık sistemini aşırı yoran inflamatuar bir sürecin devamında başlar. Bağışıklık sistemi algısı aşırı uyarılmaya bağlı olarak mücadele ettiği süreçte bir aşamadan sonra koordinasyonu kaybederek kendi dokularını da yabancı (zararlı) olarak algılayarak saldırmaya başlar.

OTOİMMÜN HASTALIK KENDİLİĞİNDEN GEÇER Mİ ?

Maalesef HAYIR. Ancak süreci başlatan inflamasyonun ortadan kaldırılması ile otoimmün süreç sönümlenir.

OTOİMMÜN HASTALIKLAR NELERDİR ?

  • Tip 1 Diyabet
  • Romatoid Artrit
  • Sjögren Hastalığı
  • Sistemik Lupus Eritematozis (SLE)
  • Multiple Skleroz (MS)
  • Sedef Hastalığı (Psöriazis)
  • Vitiligo
  • Crohn Hastalığı
  • Ülseratif Kolit
  • İrritable Bağırsak Sendromu (İBS)
  • Haşimato Troiditi
  • Otoimmün Egzema
  • Addison Hastalığı
  • Graves Hastalığı
  • Guillain-Barré Sendromu
  • Çölyak Hastalığı vb.
  • Geçirgen Bağırsak Sendromu
  • Otoimmün Vaskülitler

OTOİMMÜN HASTALIKLARIN BELİRTİLERİ NELERDİR ?

  • Kronik Yorgunluk
  • Kas Ağrıları
  • Eğitim Başarısında Düşme
  • Dikkat Bozukluğu
  • Cilt Lezyonları
  • El ve Ayaklarda Uyuşma
  • Eklemlerde Şişlik veya Ağrı
  • Beslenme Bozuklukları
  • Depresyon vb.

OTOİMMÜN HASTALIK NİÇİN HEMEN TEDAVİ EDİLMELİDİR ?

Herhangi otoimmün hastalık diğer otoimmün hastalıkların oluşmasını kolaylaştırır. Bundan dolayı sebep olan otoimmün süreç bir an evvel tedavi edilmelidir. Otoimmüniteye neden olan olay ortadan kaldırılırsa sebep olduğu hastalıklar sönümlenir.

OTOİMMÜN HASTALIKLARI TETİKLEYEN İNFLAMASYONLAR NERELERDEN BAŞLAR ?

Otoimmüniteye giden süreç bağırsaklar, burun, göz, cilt, solunum yolları ve kulakta gelişen inflamasyonlarla başlar.

OTOİMMÜN HASTALIKLARLA SİNDİRİM SİSTEMİ FLORASININ NE İLİŞKİSİ VARDIR ?

Bağırsakların seçici geçirgen özelliğinin bozulması nedeniyle bağırsaklardan kan dolaşımına emilmemesi (geçmemesi) gereken bağırsak içeriklerinin geçmesi sonrası başlayan bağışıklık sistemi alarmı OTOİMMÜNİTE ile sonuçlanır.

BAĞIRSAKLARIMIZIN SEÇİCİ GEÇİRGENLİĞİ NEDİR ?

İnce bağırsaklarımız yaklaşık 8 metre uzunluktadır. Bağırsaklarımızın içi kıvrıntılı yapıya (villus) sahip olduğu için çok geniş emilim yüzey alanına sahiptir. Ortalama olarak bağırsaklarımızın iç emilim yüzey alanı 16.000-18.000 m2’dir. Bu alan büyük bir futbol stadyumu kadardır. Villuslar da yine yüzey alanını artırmak için kıvrıntılı emilim yüzeyi ulan mikrovillus yapılarına sahiptir. Mikrovilluslar tek sıralı endotel hücresi ile döşelidir. Bu hücreler birbirine sıkı sıkıya kenetli haldedir. Bu sıkı bağlantılar ‘’Tight Junctions (zonula occludens)’’ olarak adlandırılır. Sıkı bağlantının tesis edilmesi ve sürdürülmesinde ‘’ZONULİN’’ adlı protein önemlidir. Sindirimi gerçekleşen besin ögeleri bu hücreler arasından emilerek kan dolaşımına geçer. Bağırsaklarımız seçici geçirgen özelliğe sahiptir. Bu özelliği sayesinde zararlı maddeler, mikroplar, sindirimi tam gerçekleşmemiş makro moleküller bağırsaklardan kan dolaşımına geçemez. Mukoza ile kaplı bu bağırsak emilim tabakasının yüzeyi olan mukoza tarafından üretilen ve ‘’MUKUS’’ olarak adlandırılan jelimsi salgı ile kaplıdır. Bu mukus sayesinde bağırsak içeriğinin (gıdalar, sindirim salgıları) direkt olarak mukozaya temasını önler ve bu sayede dış etmenlerden korunmuş olur. MUKUS oluşmasında bölge florasının olması zorunluluktur. MUKUS olmayınca mukoza hasarı ve sonuç itibarıyla bağırsağın seçici geçirgenliği bozulur ve de ‘’GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU’’ olarak adlandırılan tablo ortaya çıkar. Geçirgen bağırsak sendromu sonucu bağırsaklardan kan dolaşımına geçmemesi gereken maddelerin geçişine bağlı olarak savunma sistemimiz alarma geçerek bunları yok etmeye çalışır. Böylece alerjik süreç başlar. Savunma sistemimiz kan dolaşımına geçen zararlıları yok etmeye çalışırken belli bir süre sonra kontrolden çıkarak artık kendi dokularını da yabancı (zararlı) olarak algılayıp kendi dokularına da saldırmaya başlar. İşte bu da OTOİMMÜNİTE olarak ve ortaya çıkan hastalıklar da OTOİMMÜN HASTALIKLAR (Artrit, vaskülit, GUT Hastalığı, Sedef Hastalığı, Egzema, Vitiligo, Haşimato Hastalığı vb.) olarak adlandırılır.

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU NE DEMEKTİR ?

Flora hasarı sonrası mukus yapımının da bozulması ile mukozada oluşan tahribata bağlı olarak bağırsağın seçici geçirgen özelliğini yitirmesidir.

OTOİMMÜN HASTALIKLAR NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılarak tedavi edilir. Burada başlıca ilaç kortikosteroid olarak adlandırılan ilaçlardır. Bunlar inflamasyonu baskılayarak otoimmün hasarı durdurarak etkili olur. Fakat kortikosteroid kullanımı kesildiğinde otoimmün hastalıkta tekrar alevlenmeler olacağı için uzun süreli kullanılır. Kortikosteroid kullanımına bağlı olarak sindirim sistemi florası hasar görür. Bunun sonucunda da bağırsakların seçici geçirgenliği bozulur. Bu gerekçelerden dolayı otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar geçirgen bağırsak oluşmasının önünü açtığı için KISIR DÖNGÜ başlar.

Eğer otoimmün hastalık ile birlikte geçirgen bağırsak sendromu da varsa öncelikle FLORA NAKLİ yapılarak bağırsaklara sağlıklı flora ve beraberinde seçici geçirgenlik özeliği kazandırılır. Bunun sonucu olarak da diğer otoimmün hastalıklar sönümlenecektir. FLORA NAKLİ sonrasında ek herhangi tedaviye gerek kalmayacaktır.

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU SONRASI NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLER OLUR ?

  • Flora hasarı ve sonrasında geçirgen bağırsak sendromu oluşmasıyla en dramatik değişiklik inflamasyonun şiddetine bağlı olarak bağırsak emilim yüzey alanı GERİ DÖNÜŞSÜZ olarak azalır. Yapılacak tedaviler ile ancak mevcut rezerv korunur veya kayıp hızı azaltılır.
  • Geçirgen bağırsak sendromunda kan dolaşımına geçmemesi gereken bağırsak içeriği de kan dolaşımına geçeceği için savunma sistemimiz bunları yok etmek için mücadele eder. Belli bir aşamadan sonra bu mücadele hedefinden sapıp vücudun kendi dokularına da saldırmaya başlar. Bu tablo ‘’OTOİMMÜNİTE’’ olarak adlandırılır. Otoimmün hastalıklardan (romatizma, fibromyalji, GUT hastalığı, vitiligo hastalığı, Sedef hastalığı vb.) biri başladıktan sonra diğer otoimmün hastalıkların oluşması tetiklenir.
  • Beslenme bozuklukları olur
  • Gelişim bozuklukları olur
  • Başta depresyon olmak üzere birçok psikiyatrik hastalık başlayabilir
  • Dışkılama bozuklukları olur
  • Huzursuz bağırsak hastalıkları olur (IBS, spastik kolit)
  • İnflamatuar bağırsak hastalıkları tetiklenir ( Crohn hastalığı, Ülseratif kolit)
  • Laktoz ve gluten enteropatisi tetiklenir
  • Sayısı gittikçe artan birçok gıdaya karşı gıda alerjisi gözlenir.

FLORA NEDİR ?

İnsan vücudunun belli bölgelerinde, bizlerle barış içinde yaşayan, bizlere zarar vermeyen, yaşadığı bölgenin yaşamsal fonksiyonlarına katkı sunan, olmaması durumda sağlık problemlerine neden olan, fonksiyonlarını başka bir şekilde telafi edemeyeceğimiz, sürekli kendisini yenileyen, uygun yaşam dönemlerinde çeşitliliği artan, bazı olumsuz durumlarda sayısı ve biyoçeşitliliği azalan mikroorganizmalarla birlikte yaşarız. Bunların genel ismi FLORA’dır.

SİNDİRİM SİSTEMİNDE YAŞAYAN KAÇ ÇEŞİT FLORA BAKTERİSİ TANIMLANMIŞTIR ?

Bugüne kadar insanların sindirim sisteminde tanımlanmış flora bakteri çeşidi 1054’dür.

İNSANLAR TÜM SİNDİRİM SİSTEMİNDE KAÇ ÇEŞİT FLORA BAKTERİSİ BARINDIRIR ?

Yaşanılan çevresel koşullar bunda en önemli etkendir. Büyük metropollerde flora çeşitliliği 50-60’lara kadar düşerken kırsal bölgelerde artmaktadır. Türkiye’de ortalama 100-110 civarıdır.

FLORA NAKLİ NEDİR ?

Sağlıklı en az bir FLORA DONÖRÜNDEN genel anestezi altında endoskopi ve kolonoskopi yapılarak sindirim sisteminin yaklaşık 30 farklı anatomik bölgesinden, her bir bölge kendi özelliklerine uygun serumlarla yıkanıp geri aspire edilerek her bir bölgeden alınmış flora örnekleri birtakım özel işlemlere tabi tutulduktan sonra hasta kişinin eşdeğer anatomik bölgelerine yine aynı şekilde genel anestezi altında endoskopik ve kolonoskopik olarak aktarılması işlemidir.

FLORA NAKLİ KALICI TEDAVİ MİDİR ?

Evet. Eğer geride kalan bağırsak dokusu nakledilecek florayı kabul edebilecek nitelikte olur ise ömür boyu kalıcı olacaktır.

Flora Nakli Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Mevcut florasında küçük bir örnek verir.

Nakil ve sonrası klinik takip 24 saatte tamamlanarak taburcu edilir.

Hayır. Flora bağışçısı olmak için genetik akrabalık gerekmez.

Tercihen aynı cinsiyetten yapılması uygun olur. Fakat cinsiyet kısıtlaması yoktur.

Evet. Eğer geride kalan bağırsak dokusu nakledilecek florayı kabul edebilecek nitelikte olur ise ömür boyu kalıcı olacaktır.

Çocuk yaş grubuna yapılan flora nakillerinde mümkün olduğu kadar hasta ve donörün birbirine yakın yaşta olmasını isteriz. 18 yaş üzerinde ise bu eşdeğer yaş koşulu aranmaz. Erişkinlerde tercihen 20-30 yaş grubu donör adayları tercih edilir. Fakat 18-50 yaş arası sağlıklı ve kaliteli floraya sahip herkes yukarıdaki tablo 1 koşullarını karşılıyorsa donör adayı olabilir.

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara