Ülseratif Kolit nedir?

Ülseratif Kolit nedir?

Ülseratif Kolit, kalın bağırsağın (kolon) öncelikle distal (son) kısmını tutan, süreç içerisinde daha üst segmentlere doğru ilerleyen, kolon iç yüzünü döşeyen mukoza tabakasının kronik iltihabi, alevlenme ve sönümle dönemleriyle seyreden, mukoza yüzeyinde yara oluşuna sebep olan, otoimmün bir hastalığıdır.

Otoimmün Hastalık ne demektir?

OTOİMMÜN hastalık, vücudumuzun savunma sisteminin birçok sebepten kaynaklı olarak algılamasındaki bozulma nedeniyle, kendi dokularımızı yabancı ve/veya zararlı olarak algılaması sonucu, ilgili doku ve organlarımıza kronik olarak saldırarak tahrip etmesi sonrasında ortaya çıkan hastalıkların tamamı için kullanılan genel adlandırmadır.

Otoimmünite, yanlış kimlik durumudur. Bağışıklık sistemi, kendi dokularına ve hücrelerine patojenlermiş gibi tepki verir.

En çok bilinen otoimmün hastalıklar nelerdir?

  • Ülseratif Kolit
  • Crohn Hastalığı
  • Alerjik Astım
  • Romatoid Artrit
  • Sistemik Lupus
  • Otoimmün Vaskülitler (Behçet Hastalığı vb.)
  • Multiple Skleroz
  • Tip 1 Diabet
  • Vb

Otoimmün Hastalıklar niçin önemlidir?

Otoimmüniteyi başlatan süreç durmaz veya durdurulamaz ise oluşan her bir otoimmün hastalık diğer otoimmün hastalıkların oluşması kolaylaştırır. Bunu otoimmün fırtına olarak adlandırmak mümkündür.

Tüm Dünyada, son 50 yılda, tedavi edilebilir bulaşıcı hastalıklar hızla azalırken, OTOİMMÜN hastalıklar ise çığ gibi artmakta ve artmaya devam etmektedir.

Ülseratif Kolit en çok kimlerde görülür?

Dünya genelinde yılda Ülseratif Kolit görülme oranı (insidans) 100.000’de 10-12 olarak bildirilmektedir.

Kadın ve erkekler arasında belirgin bir yatkınlık tespit edilmemiştir.

Endüstrileşen toplumlarda görülme sıklığı artmaktadır.

Genetik önemli bir faktördür. Birinci derece yakınlarında Ülseratif Kolit olanlarda risk normal popülasyonun yaklaşık 10-12 üstüne çıkmaktadır, bu durum tek yumurta ikizlerine yaklaşık 95 kat olmaktadır.

Endüstriyel beslenme riski artıran bir diğer faktördür. Et ve süt ürünleriyle yoğun beslenenlerde risk artarken, sebze ağırlıklı beslenme riski azaltmaktadır.

Yoğun antibiyotik kullanımı, kemoterapi uygulanması riski artıran faktörlerdendir.

Salmonella veya Campylobacter enfeksiyonu geçirenlerde takip eden yıl Ülseratif Kolit geliştirme riskinin 8-10 kat arttığı bilinmektedir.

Herhangi otoimmün hastalığı olanlarda risk daha yüksektir.

Ülseratif Kolit belirtileri nelerdir?

  • Kanlı Dışkılama
  • Mukuslu (sümüklü) Dışkılama
  • Karın Ağrısı
  • İshal
  • Dışkılama Sayısının Artması
  • Tenezm (sürekli olarak dışkılama ihtiyacı hissi)
  • Kilo Kaybı
  • Gece Dışkılaması
  • Kronik Yorgunluk
  • Uyku Bozukluğu
  • Depresyonu
  • Cinsel İsteksizlik

Ülseratif Kolit tanısı nasıl konulur?

Ülseratif Kolit tanısında öncelikle klinik bulguları dikkate alarak yapılacak genel muayene son derece değerlidir. Muayene dışında bizi tanıya götüren en kıymetli tanı aracı, tecrübeli bir hekim tarafından yapılacak endoskopik incelemedir. Bu endoskopik inceleme çoğu zaman tanı için yeterlidir fakat patolojik inceleme için kolon mukozasında alınacak biopsi önemlidir.

Kan tahlillerinde sedimantasyon hızındaki artış ve CRP değerindeki yükseklik tanıyı destekler.

Gaita incelemesinde Calprotectin ve Zonulin yüksekliği de Ülseratif Kolit tanısını destekler niteliktedir.

Ülseratif Kolitte temel patoloji nedir?

Sindirim sistemi mikrobiyotasının (özellikle kolon mikrobiyotasının) biyoçeşitliliğini yitirmesine ve kolon mukozasını koruyucu nitelikteki faktörlerinin zayıflamasına bağlı kronik otoimmün sürecin başlamasıdır.

Buradaki kritik eşik sindirim sistemi MİKROBİYOTA hasarıdır.

Sindim Sistemi MİKROBİYOTASI ne demektir?

Sindirim sisteminde yaşayan çeşitli mikroorganizma koleksiyonu, toplu olarak bağırsak MİKROBİYOTASI olarak adlandırılır ve besin metabolizması, enfeksiyona karşı direnç ve bağışıklık sistemi gelişimi dahil olmak üzere konak fizyolojisinin birçok yönünü derinden etkiler.

MİKROBİYOTAYI oluşturan trilyonlarca mikroorganizma, konakçının bağışıklık sistemiyle simbiyotik (karşılıklı fayda) bir ilişki sürdürerek sindirim sistemini kaplayan mukozal membranlarda (iç deri) yaşar.

Bağırsak bakterileri sindirilemeyen karbonhidratları fermente ederek asetat, propiyonat ve bütirat gibi kısa zincirli yağ asitleri (SCFA’lar) üretir. Bu SCFA’lar biyolojik olarak aktif bileşikler olarak hareket ederek kolon epitel hücreleri için enerji sağlar. Özellikle bütirat, kolon epitel hücreleri için birincil enerji kaynağı görevi görür. Mikrobiyota hasarı SCFA üretimine zarar vereceği için kolon epiteli ciddi bir desteğini yitirmiş olur.

POSTBİYOTİK

Postbiyotikler olarak adlandırılan, esas olarak bakteriler tarafından salgılanan biyolojik olarak aktif bileşenler vardır. Postbiyotikler arasında, yüzey katman proteinleri (surface layer proteins: SLP) olarak adlandırılan yapılar kolon mukozasında kolon içeriği ile ilk temas hattını oluşturur. SLP, tüm sindirim sistemi mukazasını kaplayan mukus olarak adlandırılan sümüksü salgının bir bileşenidir.

MİKROBİYOTANIN biyoçeşitliliğinin azalması ve patojenler lehine değişime uğraması aktif mukus oluşumunu ve SLP oluşumu etkileyerek kolon mukozasını dış etkilere açık hale getirir. Bu süreç Ülseratif Kolit oluşmasında en önemli aşamadır.

Ülseratif Kolit nasıl tedavi edilmektedir?

Günümüzde uygulanan Ülseratif Kolit tedavisinde hedeflenen amaç hastalığın alevlenme dönemlerini baskılamaya,  alevlenmenin olmasını engellemeye ve/veya daha hafif ve kısa süreli alevlenme dönemi sağlamaya yöneliktir.

Ülseratif Kolit, atak (alevlenme) ve remisyon (sönümlenme) dönemleri gösteren bir hastalıktır. Atak ve remisyon dönemlerinin sıklığı ve süresi kişiden kişiye son derece değişkendir, çünkü bu değişkenliğe sebep olan altta yatan yüzlerce faktör vardır. Hatta aynı kişide bile zaman içerisinde dalgalı seyir gösterme eğilimindedir.

Ülseratif Kolit tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlar; 5 amino salisilik asit, kortikosteroid, azotiyopürin vb.

Tüm bu tedavilerde hastalık tamamen tedavi edilmez, yalnızca baskılanır.

Hastalığın oluşmasını başlatan veya tetikleyen patofizyolojik süreç, kolon mukozasındaki hasar oluşmasına sebep olan ve beraberinde otoimmün süreci başlatan faktörlerin ortadan kaldırılması ile hem otoimmün süreçler geriletilebilir hem de Ülseratif Kolit tedavi edilmiş olur. Bunun için yapılması gereken şey bozulmuş kolon MİKROBİYOTASININ yeniden restore edilmesidir. Kolon mikrobiyota restorasyonu, Gaita Nakli (Fecal Microbiyal Transplantation: FMT) veya daha spesifik mikrobiyota restorasyon modeli olan Flora Nakli (Total Gastrointestinal Flora Transplatation: TGFT) ile yapılabilir. FMT ve TGFT tedavisindeki amaç sağlıklı ve biyoçeşitliliği yüksek mikrobiyotanın tekrar tesis edilmesidir.

Gaita Nakli (Fecal Microbiyal Transplantation: FMT) NEDİR?

Sağlıklı Donör (bağışçı) kriterlerini (Tablo 1 ve 2) karşılayan donör aday/adaylarından alınan taze (nakilden en geç 30 dakika önce alınan) gaitanın (dışkı) birtakım işlemlerden geçirilerek hazırlanması sonrasında elde edilen FMT nakil materyalinin endoskopik olarak hasta kişinin kalın bağırsağına transfer edilmesi yöntemine GAİTA NAKLİ denir.

FMT materyali ne kadar çok sayıda donörden alınarak hazırlanırsa FMT tedavisinin etkinliği o ölçüde artacaktır.

FMT en az bir kez uygulanır. Fakat FMT’de ideal olan 5-7 gün ara ile toplam 5 seans uygulanmasıdır.

FMT, hastanede, ameliyathane koşullarında, sedasyon/genel anestezi altında endoskopik olarak uygulanır.

Her bir FMT seansında en az 400 gr taze gaita kullanılması gerekir.

FMT uygulamasından 2 saat sonra hasta taburcu edilebilir ve aynı gün seyahat edebilir.

FMT uygulamasından 2 saat sonra hasta beslenmeye başlayabilir.

Donörün hasta ile aynı cinsiyetten ve aynı milliyetten olması gerekmediği gibi, genetik akrabası olması da gerekli değildir.

FLORA NAKLİ (Total Gastrointestinal Flora Transplatation: TGFT)  nedir?

Sağlıklı Donör (bağışçı) kriterlerini (Tablo 1 ve 2) karşılayan donör aday/adaylarından, genel anestezi altında, endoskopik ve kolonoskopik olarak, yaklaşık 40-45 farklı anatomik alandan alınan flora örneklerinin (mikrobiyal içeriğin) birtakım işlemlerden geçirildikten sonra, yine genel anestezi altında hastaya, endoskopik ve kolonoskopik yöntem ile alındığı bölgenin eşdeğeri bölgesine flora nakil materyallerinin aktarılması işlemidir.

TGFT’nin tek seans yapılması yeterlidir.

TGFT sonrası donörler 8 saat sonra taburcu edilebilir. Hastalar ise TGFT yapıldıktan bir gün sonra taburcu edilir. Taburcu edildikten sonra donör ve hasta aynı gün seyahat edebilirler. TGFT’den 4 saat sonra hastalar beslenmeye başlar. Donör adayları ise işlemden 2 saat sonra beslenmeye başlayabilir.

TGFT yapılan hastalarda herhangi olağanüstü gelişme yaşanmadığı sürece yapılan nakil ömür boyu kalıcıdır.

TGFT’de 45 farklı bölgeden alınan mikrobiyota örnekleri eşdeğer bölgeye nakledildiği için bölgesel spesifik bir işlemdir. Fakat FMT’de bölgesel spesifiklik yoktur.

TGFT yapmaktaki amaç, ağızdan anüse kadar tüm sindirim sistemi florasını (mikrobiyotasını) restore etmektir. FMT ise yalnızca kolon florasını (mikrobiyotasını) restore etmeye yöneliktir.

FMT ve TGFT yapmakla ne amaçlanır?

Amaç küratif tedavidir. Fakat bu sağlanamasa bile atak dönemlerindeki semptomların hafifletilmesini sağlamak, atak sürelerini kısaltmak ve atak sıklığını azaltmak önemlidir.

Sık dışkılama ve sürekli dışkılama ihtiyacı hissetme (tenezm) hastalarda sosyal izolasyona neden olmakta, ev veya işyerlerinden çok uzağa gidememekte, özelikle uzun süreli toplu taşım araçlarını kullanamamaktadırlar. Yapılacak FMT veya TGFT ile günlük dışkılama sayısı azalacağı, ishal kontrol altına alınacağı için çok daha rahat hareket edebileceklerdir. Dışkılama kontrolünü sağlayamayacağı korkusuzla sokağa çıkamayan, markete, komşuya gidemeyen hastalar için TGFT ve FMT çok ciddi bir umut ışığıdır.

FMT veya TGFT ile gece dışkılama ihtiyacı minimalize edileceği için daha kaliteli uyku ile birlikte kronik yorgunluk ve depresyon semptomları azalacaktır.

Doç Dr Murat KANLIÖZ

Genel Cerrahi Uzmanı

Tablo 1: Total Gastrointestinal Flora Transplantasyonunda Donör Seçiminde Hariç Tutma Kriterleri

tablo1

Tablo 2: Donör Kalite Puanlaması

tablo2

Bize Yazın

WhatsApp

Hemen Ara